Maliye / Hazine Bakanı Nasıl Olmalıdır?


2018 yılı Türkiye'nin ekonomik darbelerle mücadele yılı olarak anılacaktır. Başta ABD olmak üzere ekonomimize 7/24 küresel taarruzlar yapılmaktadır. Silahla deviremedikleri halkın iradesini, bu defa ekonomi alanındaki baskılarla kırmaya çalışıyorlar; dövizin tavan yapması, faizlerin artması, zamlar vs. hep bu saldırıların yansımalarıdır.
İlk mâliye bakanlığının kurulması üzerinden tam 180 sene geçti. Günümüzde hazine ve maliye olarak tek bakanlık üzerinden icra ediliyor.
Tabii ülkemize ekonomik baskıların yapıldığı ve bu baskıların giderek artığı bu zamanda, hazine-i evrak dediğimiz arşivin unutulmuş vesikalarını tedkik ederken 1865 yılında Suphi Paşa tarafından kaleme alınmış 3-4 sayfalık bir vesika buldum ve okudum. Başta maliye için 8 maddelik tedbirler sıralandıktan sonra, son sayfada maliye bakanı olabilmenin de bazı şartları olması gerektiğini ifade etmiş.
Belgede geçen Maliye/Hazine bakanı olmanın şartlarını eğer kısaca özetlersem;
1- Emin (güvenilir)
2- Sâdık (doğru, hile-hurda yapmayan)
3- Mer'iyyetü'l-hâtır (itibarlı, sözü dinlenen)
4- İdare-i mülkiyye (Mülki idare, sivilleri idare etme becerisi)
5- Fenn-i tenmiye-i emvâl (Mal artırma yöntemlerini bilmek (iktisad ve ekonomi bilgisine sahip olmak)

Evet, ülkemizin sürüklenmek istediği buhrandan kurtuluşu için her alanda bu şartlara haiz nazırların olması gerektiği gibi her bir ferdimize de ayrı ayrı vazifeler düşmektedir. En basitinden yerli ve milli olmayan hiçbir ürünü almamamız gerekir. Hiç yapamıyorsak en azından ABD ve israil mallarını tüketmeyelim. Bu, içinde bulunduğumuz zamanın milli mücadelesidir.





Belgenin Çevirisi;

Suphi Paşa

Merhûm Nâfiz Paşa ve Safveti Paşa mâliye nâzırları iken Bâb-ı Âlî'den hilâf-ı usûl veya muzır bir emr sudûr itse bilâ-tereddüd red iderlerdi ve her sadrazam istediği şeyi bunlara teklif etmekten tehâşi iderdi. Anların zamanında umûr-ı mâliyemiz tasallut-ı yağma-gerândan masûn ve mahfûz idi. Her ne kadar bunlar dahi umûr-ı mâliyeyi hakkıyla idâre idecek ma'lûmât sâhipleri değilse de ancak emîn bir hizmet-kâr gibi idiler. Çünkü bizde mâliye nezareti cibâyet ve sarf-ı emvâlden kinâye bir me'muriyettir. Mâliye nâzırı emîn ve sâdık ve mer'iyyü'l-hâtır olduktan başka idâre-i mülkiyye ve fenn-i tenmiyye-i emvâli bilmek şarttır. Sâye-i mülk-pirâye-i şâhânenizde bundan böyle o kıbâlde mâliye nâzırları yetişiyor. Olbabda ve her hâlde emr u fermân ve lutf u ihsân şevketlü efendimiz hazretlerinindir.
fî zilkade sene 1281
Suphî



Lügatler:

Nâzır: Bakan
Bâb-ı Âlî: Osmanlı hükûmeti
Hilâf-ı usûl: Kâide dışı, kanunsuz
Muzır: Zararlı
Sudûr: Sadır olma, çıkma
Bilâ-tereddüd: Tereddüt etmeden
Sadrazam: Padişahın başvekili
Tehâşî: Çekinmek, kormak
Umûr: İşler
Umûr-ı mâliye: Mâliye işleri
Tasallut-ı yağma-gerân: Yağmacıların musallat olması
Masûn: Korunmuş, mahfûz
Cibâyet: Vergi, devlet gelirinin tahsili
Sarf-ı emvâl: Malların sarfı, kullanımı
Kinâye: Mecâz anlatım, üstü örtülü.
Mer'iyyü'l-hâtır: Sözü dinlenen, itibarlı
İdâre-i mülkiyye: Sivil idare
Fenn-i tenmiye-i emvâl: Malı artırma yöntemleri
Sâye-i mülk-pirâye-i şâhâne: Padişâhın himâyesindeki güzel topraklar
Kıbâl: Karşılaştırma
Ol babda: O konuda



Zafer Şık
Arşiv Uzmanı


Ek malumat;

Suphi Paşa: Tarihçi, yazar, devlet adamı, bakan, bürokrat olan Abdüllatif Suphi Paşa 1818 yılında, Yunanistan'da Abdurrahman Sami Paşa’nın oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Mora isyanında babasıyla beraber Mısır’a giderek Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın özel kalem katipliği görevini yaptı. 1849 senesinde İstanbul’a dönmüştür. Döndüğü sene Meclisi Maarif-i Umumiye görevine, 1854 senesindede Meclisi Valay-ı Ahkâm-ı Adliye üyeliklerinde görev yaptı.
1861 senesinde Evkaf-ı hümayun nazırlığına getirildi, Maarif nazırlığına 1867 senesinde getirildi. Şûray-ı Devlet başkanlığı görevinede 1868 senesinde getirildi.  Suriye valiliğine 1871 seneside vezir rütbesiyle atandı, Şûra-yı Devlet başkanlığına 1873 senesinde ikinci kez getirildi. Evkaf, maarif, maliye, ticaret nazırlıklarındada bulundu.Bu görevlerinin yanında nümismatik ve tarihlede ilgilendi. İbni Haldun’un tarihinin bir bölümünü Miftahü'l-İber  adıyla 1860 senesindeTürkçeye çevirdi. Bu çeviriye "Tekmiletü'l-İber"  adıyla 1862 senesinde bir açıklama yazdı. 1862 senesinde "Uyunü'l-ahbar fi’n-nukuti ve’l âsâr" adlı eserinde İslamda sikke tarihinin başlangıcını konu aldı. 1880 senesinde "Hakaikü'l-kalem fi Tarihü'l-İslam" adlı İslam tarihinin birinci cildi  yayımlandı.

(Abdurrahman) Nafiz Paşa, Umur-ı Maliye Nazırı unvanıyla 1838'de tayin edilen ilk Maliye bakanıdır. 5 defa maliye bakanlığı yapmıştır. Ayrıca evkaf nazırlığı ve meclis-i ahkam-ı adliye reisliğinde de bulunmuştur.

Safvetî (Musa Saffeti) Paşa: Osmanlı devlet adamı. Münşeat ve divan sahibi bir şair olan Kırımlı Ebu Bekr Efendinin oğludur. İlk tahsili sonunda maliye kalemlerine devam ederek yetişti. Hasib Paşaya katiplik yaptı. 1834'te Divan Hocalığına tayin edildi. Hasib Paşanın yerine Bağdat ve Musul Kapıkethüdası oldu (1834). Cizye Muhassıllığı verildi. 1836'da evkaf-ı Hümayun Nazırlığına tayin edildi. 1839'da Hazain-i Amire Defterdarlığına 1840'ta Meclis-i Vala azalığına atandı. Aynı yıl Şam Defterdarlığına tayin edildiyse de henüz görevine başlamadan, müşirlik ve vezirlik rütbesiyle Maliye Nazırlığına getirildi. Şam (1845), Cezayir-i Bahr-i sefid (1848), Kastamonu(1848), Ankara(1850), Cezayir-i Bahr-i Sefid (1851) valiliklerinde bulundu. 1853'te Maliye Nazırı, 1854'te TicaretNazırı, 1857'de tekrar Maliye Nazırı oldu. 1858'de Evkaf-ı Hümayun Nazırlığına tayin edildi. 1859'da Meclis-i Vala Başkanlığına tayin olundu. 1861 yılında bu görevden ayrıldı. 1864 yılında vefat ederek Eyüpsultan Kabristanında defnedildi.
Adaletli ve hayırseverliğiyle tanınan Musa Safveti Paşa, Karaköy Hüseyinağa mahallesinde bir Nakşibendi dergahı, cami ve kütüphane, Yenikapı'da Osman Reis Camii bitişiğinde bir çeşme yaptırdı. Şam valiliği esnasında tanışıp görüştüğü Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin halifesi Muhammed bin Abdullah el-Hani'yi (v. 1862) İstanbul'a davet ederek evinde misafir etmiş, Sultan Abdülmecid Hanla tanıştırıp çeşitli devlet adamları ile görüştürmüştür. Musa Safveti Paşa ayrıca Sirkeci Ebussuud caddesinde kendi adıyla yaptırdığı mescit ve tekkeyle İstanbul'da Üçüncü Halidiye Dergahının kurulmasını sağlamıştır. Bu mescit ve tekke, bugün ilkokul olarak kullanılmaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Berat nedir?

Şifre Miftahı ve Osmanlı'da Şifreli Yazışma

Mehmet Akif Ne Dedi, Kadir Mısıroğlu Ne Anladı