Ashab-ı Kehf Nerede?


4 ciltlik Hediyyetü'l-ihvan isimli tefsirinde Ömer Asım b. Zekeriya b. Himmet, eserinin başında ismen belirttiği İbn-i Abbas, Fahreddin-i Razi ve Beyzavi başta olmak üzere çok muteber kaynaklardan istifade ederek bu tefsiri yazdığını ifade etmiş. Bu yazmanın dört cildini de İstanbul Büyükşehir Belediyesi arşivinde bulunmaktadır.
Hem Beyzavi'nin hem Fahreddin-i Razi'nin tefsirini okuyanlar da Kur'an-ı Kerim'de mevzu' bahis olan kehf hadisesinin Tarsus'ta geçtiğini okumuşlardır. Sadece bu zatlar değil, müfessirlerin %99'u o şehrin Tarsus olduğu konusunda müttefiktirler. Keza İmam Begavi ve Celaleyn gibi zatlar da aynı şeyi tefsirlerinde açıkça yazmışlardır. Kur'an'da geçen bir mevzu'da söz, müfessirlerin sultanları kabul edilen bu zatlara aittir. Bu gibi mühim simalara itibar etmeyip de gayr-ı müslim bir Alman araştırmacının 'Ashab-ı Kehf yok şuradadır', sözüne itimat etmek, bir müslümana yakışmaz kanaatindeyim.
Bir vakit, mezkur zatlar başta olmak üzere 30-40 müfessirin, tefsirlerinde geçen bu konudaki görüşlerini ayrı ayrı yazma eserlerden çıkartmıştım. Burada sadece bir tanesi numune olarak paylaşmak istiyorum inşallah. Kadı Beyzavi ve Fahreddin-i Razi gibi zatların tesfirlerine tarihte yüzlerce şerh ve haşiye eserler yazıldığını ayrıca ifade etmek istiyorum.
Kehf ehlinden birinin şehre inip alışverişini anlatan ayet, Kehf suresinin 19. ayetidir. Hediyyetü'l-ihvan'ın 2. cildinde, ilgili ayette bakalım Ömer Asım b. Zekeriya b. Himmet neler yazmış;

Hediyyetü'l-ihvan, Ömer Asım b. Zekeriya b. Himmet

Kehf suresi 19. ayet: … قَالُوا dediler ki لَبِثْنَا يَوْمًا أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ birgün eğlendik veyahut nısf gün güneş doğarken kehfe dahil olub guruba takarrub ettiğinde uyandılar. Saç ve sakal ve tırnakları ziyade uzadıklarını görüb mu'tadlarından ziyade uyuduklarını his ederek  قَالُوا dediler ki رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثْتُمْ ne kadar eğlendiğinizi Rabbiniz a'lemdir فَابْعَثُوا أَحَدَكُم بِوَرِقِكُمْ هَذِهِ إِلَى الْمَدِينَةِ İmdi ihtilafı bırakub işbu nafakamız için biriniz paranızla şehr-i Tarsus'a irsal ediniz. Zaman-ı cahiliyyede şehrin ismi Efsus idi ve el'ân Tarsus'tur. Varak-ı dirhem-i madrûbe yani Yemliha'yı irsal ediniz, ta'am iştira itsün. فَلْيَنظُرْ أَيُّهَا أَزْكَى طَعَامًا pes-nazar itsün. Ahali-i şehirden kangısının ta'amı atyeb ve erhas ve ahl(â) ve ekserdir. Ve 'abede-i asnâm sanemler içun zebh eyledikleri hayvanat lühûmundan iştira itmeyüb mü'minîn zebîhasından iştira eylesün فَلْيَأْتِكُم بِرِزْقٍ مِّنْهُ  imdi ândan size bir ta'am getürsün وَلْيَتَلَطَّفْ ve a'lâsını iştira itmek ve aldırtmamak ve iyâb u zehâbında bilinmemek içün lutfî tekellüf eylesün…


Lügatler:

Nıfs (نصف): Yarım
Kehf (كهف): Mağara
Takarrub (تقرب): Yaklaşmak
Mu'tad (معتاد): Alışılmaş hal
Madrube (مضروبه): Basılmış
El'ân (الآن): Şimdi
İrsal (ارسال): Gönderme
Ta'am (طعام): Yemek
Pes-nazar (پس نظر): Arkadan, uzaktan bakmak
Atyeb (اطیب): Çok güzel
Erhas (ارخص): En ucuz
Ahla (احلی): Pek tatlı
Ekser (اكثر): Çok
Abede-i asnam (عبدۀ اصنام): Putlara tapanlar
Sanem (صنم): Put
Zebh (ذبح): Boğazlama
İştira (اشترا): Satın alma
Zebiha (ذبیحە): Kurbanlık hayvan
İyab u zehâb (ایاب و ذهاب): Gidip gelme


Zafer Şık

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Berat nedir?

Şifre Miftahı ve Osmanlı'da Şifreli Yazışma

Mehmet Akif Ne Dedi, Kadir Mısıroğlu Ne Anladı