Milletçe, öğrenilmesinde ya hiç katkısı olmayan veya az katkısı olacak meselelere acayip surette meraklıyız; bir arşiv vesikasında ne yazdığını, belgenin ruhuna nüfuz etmeyi değil de yıpranmış, kırılmış, okunamaz hale gelmiş bir kitabeyi, bir mezartaşını okuma veya okutma telaşına düşüyoruz. Arapça yazısı havası veren ama karalamadan ibaret olan bir kolyedeki yazılar soruluyor veya bir hattatın bir ecnebi ismi yazması merak ediliyor. Ne Arapça, ne Farsça ne de Osmanlıca olmayan ama bu alfabe ile yazılan bir kelimeyi, cümleyi çözmek için günlerce uğraşılıyor. Aynı levhayı bir bakıyorsunuz 100 kişi özelden size sormuş, 1000 kişi de sosyal medyada bunu paylaşmış ne yazdığının derdine düşüyor. Bu cihette merakımızı boş şeylerden dolu meselelere kanalize etmemiz gerekiyor. Ayrıca biraz kitap, lügat karıştırmayı öğrenmemiz gerekiyor. Hiç araştırma yapmadan, 'benim kafam yorulmasın' edasıyla meşakkate girmeden, hemen bir başkasına soruyoruz. İlmin bir izzeti vardır. Siz ona eği...
Mehmet Akif Ne Dedi, Kadir Mısıroğlu Ne Anladı Hem Mehmet Akif hem de Kadir Mısıroğlu İslam için çile çekenlerden… Arşiv belgeleriyle de sabittir ki Akif, ahir ömrüne kadar yani yaşlılık döneminde dahi tarassut altında bir hayat yaşadı. Kadir Mısıroğlu, Allah için haykırdıklarından dolayı bir müddet hapis yattı ama daima bildiği hakikati haykırmaya devam etti. Korkmadan… Ama Mehmet Akif deyip geçmeyin! O sadece bir şair değildi. Aynı zamanda müfessir idi. Müfessir nedir? Kur’an-ı Kerim’i ayet ayet izah edebilecek Arapça bilgisi, hadis, kelam, akaid, siyer, fıkıh vs. bilgisi en üst seviyede olan kişidir. Osmanlı’nın son döneminde gerek dâhilden gerek hariçten gelebilecek suallere cevap verebilecek bir heyet kurulmuştu; Darü’l-Hikmeti’-l-İslamiye. Osmanlı döneminin İslam akademisi denilebilir. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Elmalılı Hamdi Yazır, Mustafa Âsım, Mehmed Rebîî, Ahmed Râsim Avnî, İzmirli İsmail Hakkı, İzmirli Hâfız İsmail, Ermenekli Mustafa Saffet, Hüseyin Kâmil, Ferid...
Tabii allame-i cihan İnternet el-Sosyal-Medya hazretlerinden daha malumat sahibi edebiyatçılarımız da var! Evirmişler çevirmişler, altını üstüne getirip Kemalpaşazade'ye ait şiiri Fuzuli'ye bahşetmişler. Ohh ne a'lâ! Sahtesi; Her kimin var ise zatında şeraret küfrü Istılâhat-i ulûm ile müselman olmaz. Ger kara taşı kızıl kan ile rengin etsen Tâb’ına tağyir verip lâl-i Bedehşan olmaz. Eylesen tuti’ye talim-i eda-yı kelimat Nutku insan olur amma ki özü insan olmaz. (Fuzuli) Doğrusu; Her kimin var ise kalbinde şeraret küfrü Istılâhat-ı ulûm ile müselman olmaz Tutiye eylesen ta'lim-i eda-i kelimat Sözü insan olur amma ki özü insan olamaz Ger kara taşı kızıl kan ile rengin etsen Levn tağyir olur lâ'l-i Bedahşan olamaz (Kemalpaşazade) Zafer Şık
Yorumlar
Yorum Gönder