Hattat Abdullah Sayrafî (vefat h.745)

Hattat Abdullah Sayrafî'nin Bilinmeyen Bir Kıssası

Abdullah Sayrafî hazretleri birgün Bağdat'ta meşke kemal-i iştigalde iken pederinin bin flori mikdarı şeyini bi-kazaillahi serika itdürüb havfından nâşî mezaristana firar etmişler. Vâlidi dahi mezaristana varub Sayrafî merhumu bulub kemâl-i gadabından nâşî yazı yazdığı iki mübarek parmakların(ı) taş ile döğüb ve ezüb bırakub gitti. Sayrafî merhum ol derd u elemde iken nâgâh âna nevm galebe etti. Menamda Hızır aleyhisselamı yanında gördü. Parmağının yarasından sual ettiler. Ol dahi macerayı haber verdi. Mecruh olan parmağını mess u dua idüp eyitti ki şimdiden sonra kitabete meşgul ol ki manend-i müsta'sımî olasın, dedi. Menamdan uyanub gördü ki parmağı kemaliyle sıhhat bulub güzel oldu. Geldi validesine bu keyfiyeti haber verdikde Bârî-i Tealaya validesi hamd u sena idüb Sayrafî merhuma dahi an-samimi'l-kalb dua etti. Duaları icabete karîn olub ruz be ruz tarîkinde müntaz olub sülüs ve nesih ve muhakkakda cümlesinden serfiraz olmuşlardır. Kezâ fî risâle-i nefsîzâde


Sadeleştirilmiş hali;


Abdullah Sayrafî hazretleri Bağdat'ta hat sanatına büyük bir aşkla meşgul olurken birgün babasının bin flori mikdarı yani 10 bin kuruşunu Allah'ın hikmeti, çaldırır. Abdullah Sayrafi, parayı çaldırdığından dolayı korkar ve eve gidemez. Bir mezarlığa gider. Babası, oğlunun parayı çaldırdığını öğrenir ve oğlunu mezarlıkta bulur. Parayı çaldıran oğluna çok öfkelenmiştir ve bu öfkesine hakim olamayıp Sayrafî'nin yazı yazdığı iki mübarek parmağını taş ile döver ve ezer. Babası oğlunu o halde bırakıp gider. Sayrafî elem ve acı içindeyken mezarlıkta birden bire uykusu gelir. Rüyasında Hızır aleyhisselamı görür. Hızır aleyhisselam parmaklarının neden böyle yaralı olduğunu sorar. Abdullah Sayrafi başından geçenleri Hızır aleyhisselama anlatır. Bunun üzerine Hızır Aleyhisselam iki yaralı parmağını mess edip dua eder ve yazıya devam etmesini ister. Daha sonra Abdullah Sayrafi rüyasından uyanır bakar ki eli tamamen iyileşmiştir. Sonra annesine gider ve başından geçenleri tek tek anlatır. Annesi, Abdullah Sarrafi'ye bütün içtenliğiyle dua eder. Sayrafi o günden sonra nesihte, sülüste ve muhakkakda devrin en büyük hattatı olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Berat nedir?

Şifre Miftahı ve Osmanlı'da Şifreli Yazışma

Mehmet Akif Ne Dedi, Kadir Mısıroğlu Ne Anladı